1881 yılında Gouyet isimli görme ve yürüme özürlü bir rahibin devamlı gördüğü rüyaları kiliseye bildirmesi ile başlayan hikaye ve rastlantılar sonucu ortaya çıkarılan Meryem Ana Evi farklı bir çok görüşe rağmen Vatikan tarafından kutsal ilan edilmiştir.
1800’lü yılların başında yılında hayatı boyunca hiç evinden çıkmamış görme ve yürüme özürlü bir Alman kadın, devamlı gördüğü rüyalardan yola çıkarak Meryem Ana’nın evinin yerini tarif eder. Henry Jung yönetimindeki bir heyet Catherine’nin tarifine inanarak Efes’e gelir ve Bülbül Dağı’nda Meryem Ana’nın evine ulaşır.
Her ne kadar Ortodokslar reddetse de Katolik Kilisesi’ne göre Hz. İsa’nın annesini emanet ettiği Aziz John, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden bir süre önce tehlike dolayısıyla Kudüs’ten ayrılarak Efes’e geldiği, Meryem Ana için Bülbüldağı’nda bir kulübe yaptığını savunur. Aynı zamanda St. Jean’ın Meryem Ana’nın 101 yaşında ölmesinin ardından Bülbüldağı’na gömdüğü ve St. Jean’ın kendi adını taşıyan İncil’i burada yazdığı da kabul edilir.
Azize Meryem Ana’nın kaldığı bu ev, 1967 yılında Papa VI. Paul ve 1979 yılında Papa II. Jean Paul tarafından ziyaret edilmiştir. Vatikan tarafından kutsal ilan edilen bu ev hristiyanların yanı sıra müslümanlar tarafından da kutsal kabul edilmiştir.
Her yıl 15 Ağustos’da düzenlenen Meryem Ana ayini sebebiyle en kalabalık gününü yaşayan Meryem Ana Evi’nde ayinler de düzenlenmektedir.
Meryem Ana’nın mezarının da evi gibi Bülbüldağı bölgesinde olduğu düşünülmekle birlikte mezarla alakalı olarak herhangi bir bulguya rastlanmamıştır.
Fotoğraf kaynağı: http://www.izmirmag.net/2016/05/cogu-izmirlinin-bile-bilmedigi-izmir.html