Antik kent Efes (Ephesus) hakkında bilgi

Etiket: meryem ana evi

Efes Antik Kenti Efes Harabeleri

Kültür Tatili Planlayanlara Efes’te Gezilesi Yerler

Yaz tatilinde yapılabilecek çeşitli aktiviteler var. Tatile gitmek bunlardan birisi, ama tatil sadece deniz-kum-güneş üçlüsünden oluşmuyor. Doğayı keşfedebilir, akrabalar ile vakit geçirebilir veya Efes‘te bir kültür gezisi yapabilirsiniz.

Efes Antik Kenti başlı başına bir mekan değil, adı üstünde bir kent. Kendisi kadar tarihi yapılardan ve kalıntılarından oluşuyor, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Efes’e gitmek planlarınız arasındaysa, bu yazıya göz atarak nereleri gezebileceğiniz hakkında bilgi sahibi olun.

Artemis Tapınağı – Efes’te Yedinci Harika

Başlıktan da anlayabilirsiniz, bu yapı Dünyanın Yedi Harikası’ndan birisi. 2015 yılında Efes Antik Kenti‘nin Dünya Mirasları listesine eklenmesini sağlayan Artemis Tapınağı, gezilecek yerler listesinde ilk sırayı alıyor.

Efes Antik Kenti Artemis Tapınağı

Bu yapı tamamen mermerden yapılmış olmasıyla da biliniyor. Antik zamanın mermerden inşa edilen ilk yapıtı olan Artemis Tapınağı’nın kalıntılarını ziyaret ettiğinizde, 27 asırlık mermerler üstünde yürümenin nasıl bir şey olduğunu hissedin.

Ay tanrıçası Artemis’in adını taşıyan bu tapınağın günümüze yalnızca harabeleri kalmış olsa da, tarih bilimciler M.Ö. 7-6. yüzyıllarda bu yapının üç kere değiştiğini söylüyor.

Artemis Tapınağı ilk inşa edildiğinde, bir tapınak olarak bile anılmıyordu – bir sunaktı, adakhaneydi. Sonraki yapılanmasında üstüne tapınak eklendi ve Artemis Tapınağı olarak anılmaya başlandı. Bir yangın kazasından sonra ise restorasyonu yapıldığı söyleniyor.

Ashâb-ı Kehf Mağarası

Bizans döneminde kilise haline getirilen ve Yedi Uyurlar Mağarası olarak da bilinen bu mağaralar, adını halkın putperest inançlarını reddeden yedi gencin hikayesinden alıyor. Hikayeleri kadar mağaranın kendisi de “mucizevi”.

Ashab-ı Kehf Mağarası Efes Harabeleri

Efes‘te hala azametini koruyan kilisenin duvarlarında, mezarların üstünde orada uyuyan yedi gencin hikayesine atıfta bulunuyor. Mucizevi olayların ev sahibi Ashâb-ı Kehf Mağarası oldukça ziyaret edilesi duruyor.

Rivayete göre bu gençler, halkın putperest düşünceli rejimine karşı çıkmış ve idam cezasına çarptırılmıştır. Cezadan kaçan gençler bir mağaraya sığınmış, sonrasında uzun bir uykuya dalmışlar. Mağaraya gönderilen askerler şaşkınlık içinde geri dönmüş ve bu mağaranın taşla kapatılması emredilmiş.

Mağaranın ağzının arsa sahibi tarafından açtırılmasıyla uyandıklarında aradan 200 yıl geçmiş. Gençlerden biri şehre ekmek almaya gönderilmiş. Fakat 200 yıl öncesine ait paralarla alışveriş yapmaya çalıştıkları için Psikopos karşısına çıkarılmışlar. Hikayelerini dinledikten sonra Psikopos, bu olayın bir mucize olduğu kanaatine varmış.

Efes Harabeleri Meryem Ana Evi

Meryem Ana Evi

Burası günümüzde bir mabet, ibadethane olarak işlev görüyor. Bu ev özellikle Hz. İsa’ya doğum yapan bakir anne Hz. Meryem‘in doğduğu ve hayatının sonuna kadar yaşadığı yer olmasıyla biliniyor. Meryem Ana Evi her yıl hem Müslümanlar, hem de Hristiyanlar tarafından sıklıkla ziyaret ediliyor.

Mabedin dışında ayrıca Meryem Ana‘yı simgeleyen bir heykel, herkesin iyi niyetlerini bıraktığı dilek duvarı ve inanılmaz şifalı güçlere sahip olduğu söylenen bir su kuyusu var. Böylesine kutsal bir yeri ziyaret ederseniz, en iyi dileklerinizi bir kağıda yazmayı unutmayın.

Efes Antik Kenti İsa Bey Cami

İsa Bey Camii

Her ne kadar antik dönemin bir eseri olmasa da, Efes Antik Kenti‘nin bir parçası olan İsa Bey Camii ilgi çekici. Adını aldığı Aydınoğlu İsa Bey tarafından 1375 yılında yaptırılan bu camii, Anadolu döneminin bilinen en eski eserlerinden birisi.

Anadolu Selçukluları’nın eşsiz çinileriyle adeta bir görsel şölen sunuyor. Minareleri ise geçmişte büyük depremlerden ötürü yıkılmış olsa da 1975 yılında yapılandırılarak yeniden kullanıma sunuldu.

Günümüzde hala ibadethanelik görevini yerine getiren İsa Bey Camii‘nin mermer işlemelerini dikkatli inceleyin. Geçmişten izler taşıyorlar.

Kaynaklar; Vikipedi’deki Efes ve ilgili sayfalar: [1] [2] [3] [4]

Resimler; Wikimedia Commons’dan: [Kapak resmi] [1] [2] [3] [4]

Meryem Ana ve Hayatı

İsa peygamberin annesi olarak bilinmektedir. Meryem Ana hakkında oldukça değişik görüşler bulunmasına rağmen herkes tarafından kabul edilen görüşe göre Meryem Ana, İbrani asıllı olup Davut peygamberin soyundan gelmektedir. Hz Meryem annesi ve babası tarafından Kudüs’te bulunan Kutsal ev’in hizmetine ve burada görevli olarak bulunan Zekeriya Peygamberin yanına bırakılmıştır. Hz Meryem 15 yaşına geldiği zaman Davut peygamberin soyundan gelen Yusuf ile nişanlanmıştı. Ancak henüz Yusuf ile evlenmeden Tanrının hikmetiyle Meryem hamile kalmıştır ve bu durum Hz Meryem hakkında çeşitli söylentilerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bazı kaynaklar bu söylentiler nedeni ile İsa doğduktan sonra Meryem ile Yusuf’un İsa peygamberi de alarak Mısıra kaçtıklarını kimi kaynaklara göre ise Meryem ile Yusuf’un İsa’yı almadan Mısıra kaçtıklarını rivayet etmektedirler.

Bu kaçma olayını anlatan kaynaklardan sonra Meryem Ana’nın bundan sonraki hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Yine bazı kaynaklara göre bir süre sonra tekrar Filistin’e döndüğünü söylerlerken bazı kaynaklara göre ise Meryem’in Anadolu bölgesinde bulunan Efes’e geldiği ve burada oğlu tarafından emanet edildiği Aziz tarafından burada taştan bir kulübeye yerleştirildiği ve ölmeden önceki son zamanlarını burada geçirdiği ve hayatını da burada kaybettiğine inanılmaktadır. Hıristiyanlar için özel bir anlamı olan Meryem özellikle Katolikler tarafından kutsal bir varlık olarak görülmektedir. Meryem’in ve İsa peygamberin doğumları ile ilgili bilgiler Kuran-ı Kerimde yer almaktadır. İsa Peygamberin babasız doğduğuna sadece Hıristiyanlık dininde değil aynı zamanda İslam dininde de İsa Peygamberin babasız doğduğuna inanılmaktadır. Meryem kutsal sayıldığı için onun resimleri, heykelleri, tasvirleri Hıristiyanlık dininde önemli bir yer tutar.

Hıristiyanlık âleminde Meryem Ananın konumu mezhep ayrışmalarına neden olmuştur. Katolik kilisesi Meryem’in bekâretini ölene kadar koruduğunu ve öldüğünde de bedeni ile birlikte cennete gittiğini savunmakta ve buna inanmaktadır. Protestanlar ise Meryem’in bekâreti ile ilgili olayları ve bedeni ile birlikte cennete gittiğinin İncil’de yer edinmemesinden dolayı bu görüşü reddederler. Hz Meryem hakkında en çok bilgi veren İncil türü Luka İncilidir. Meryem konusu Kuran-ı Kerimde adı doğrudan geçen tek kadındır. Kuran-ı Kerimde Hz Meryem’in adına bir sure bile vardır. Ve Kuran-ı Kerimde Meryem’in babası olarak anılan İmran adına da bir sure bulunmaktadır. Hz Meryem’den sadece Meryem suresinde bahsedilmemektedir aynı zamanda Nisa suresi, Maide suresi, Mü’minun suresi, Enbiya suresi gibi birçok surede Hz Meryem’den bahsedilmektedir. Kuran-ı Kerime göre İmran Hz Meryem’in babasıdır. Harun ise Hz Meryem’in erkek kardeşidir.

Hz Meryem’in Hıristiyanlık dininde öneminin çok büyük olduğu gibi aynı şekilde İslamiyet’te de Hz Meryem’in önemi büyük olduğunu Kuran-ı Kerimde Meryem ile ilgili ayetlerde görebiliyoruz. Meryem Anaya İsa Peygamberi doğuracağı Cebrail tarafından müjdelenmiştir. Hz Meryem’in doğumu insanların olmadığı uzak bir yerde bir hurma ağacının dibinde gerçekleşmiştir. Doğum sonrasında Hz Meryem İsa Peygamber’in babası olmadığından dolayı utanmaktadır. Ama kısa bir zaman sonra nerden geldiği belli olmayan bir ses ona utanmaması gerektiğini bebeğinin şerefli kılındığını söylemiştir. Bebeğini alarak insanların içine giren Meryem kötü laflara maruz kalmaktadır. Bu kötü lafların üzerine İslamiyet’e göre İsa bebek konuşmaya başlamıştır ve annesinin iffetli olduğunu ve ona Allah tarafından peygamberlik verildiğini annesine iyi davranılmasını söyler bu diyalog Kuran-ı Kerime göre Meryem suresinde geçmektedir.

Bazı yazarlara göre ise Meryem Ana tamamıyla kurgusal bir kişilik olarak görülmektedir. Bizans İmparatoru Konstantin tarafından toplanan 1. İznik Konsülünde Ana tanrıçalardan birisi olan İsis’in yeniden yorumlanarak Meryem Ana formuna sokulduğuna ve yeni bir kadın Figürü ile Meryem Ananın yaratıldığına dair düşüncelerde bulunmaktadır. İlişkisi olmayan bir kadının çocuk doğurması Zerdüşt, Budizm ve Katolik Hıristiyanlığının ortak formlarındandır. Bu nedenle Hz Meryem’in herkesin gözünde farklı bir yapısı bulunmaktadır. Meryem Hıristiyanlık dini için oldukça önemli ve kutsal bir kimliğe sahiptir. Bugün bile Hz Meryem’in resimleri, figürleri, heykelleri Hıristiyanlık âleminde son derece ilgi çekmektedir. Aynı zamanda Hz Meryem ile ilgili resimler vb. eşyalara saygı son derece önemli olarak görülmektedir. İzmir’in sınırları içerisinde bulunana Selçuk ilçesinin Bülbül dağı mevkiinde yer alan Meryem Ana evinde de Hz Meryem ile ilgili resimler vb. eşyalar bulunaktadır. Burayı ziyaret eden kişiler tarafından bu eşyalar ve bu ev son derece kutsal sayılmakta ve saygı ile yaklaşılmaktadır.

Katolik kiliselerinde bugün Meryem ile ilgili birçok resim ve resimlerin altında Meryem’e duyulan inanç hakkında bilgiler ve de dualar yer almaktadır. İsa Peygamber’in Hıristiyanlığı yaymak için verdiği çabalardan dolayı da Meryem’in İsa Peygamber’in annesi olması sebebiyle de ayrıca saygı duyulmaktadır. Bu da Meryemi dinde daha kutsal bir hale getirmektedir. Meryem M.S 431 yılında Efes konsülünde tanrının annesi olarak kutsanmıştır. Hz Meryem’in İsis ile bağdaştırılmasının nedenlerine inecek olursak isisin daha henüz İsa Peygamber doğmadan yüzyıllar öncesinde kucağında bebek horus’u emzirirken betimlenmiş figürleri Meryem’in İsa’yı kucağında taşıdığı şeklinde betimlenen resimler ile benzerlik göstermesinden dolayıdır.

Meryem Ana’nın yaşama gözlerini açmasının hikayesi ise biraz farklıdır. Galile’nin Nasıra şehrinde yaşayan Yoachim ve Anna adını taşıyan bir karı koca bulunurmuş. Bu çiftin çocukları bir türlü olmuyormuş. O devirlerde İsrail de yaşayan her ailenin bir çocuğunun olması zorunluluğu bulunmaktaymış. Bu nedenle çift sürekli Tanrıya dua ederek ondan bir çocuk diliyorlarmış. Dua ederlerken tanrıya sözlerde bulundular eğer çocukları olursa onu 3 yaşına geldiğinde Tanrının emri için çalışan bir tapınağa hizmet için vereceklerine dair. Bu sözler üzerine Tanrı onların dualarına yanıt verdi ve Anna bir kız çocuğu doğurdu. Meryem çok akıllı bir çocuktu üç yaşına geldiğinde okumayı ve yazmayı öğrenmişti ve Tapınağa verildiğinde Tapınakta öğretilen kutsal yazıları çok çabuk öğrendi ve her şeyi anlıyordu. Meryem Ana kendisini Tanrıya ve dinine adamış bir kadındı. Bunun İçindir ki tanrı ona bir Peygamber doğurma şerefi vermiştir.

Hz Meryem Yusuf ile nişanlandığı dönem içerisinde İsa’yı doğurmuştu ancak Yusuf ondan hiç şüphe etmedi ve Tanrı’nın Meryem’e lütfettiği bu evladı onunla birlikte büyütmek için uğraşlar vermiştir. Yusuf Meryem ile İsa’ya hayatı boyunca iyi bir şekilde bakmıştır. Meryem Ana İsa Peygamberin çarmıha gerilmesinden sonra Efes’e gelmiş ve ömrünün son zamanlarını burada geçirmiş olduğuna ve mezarının da burada olduğuna dair inançlar bulunmaktadır. Bu nedenler ile Efes Antik kentinde bulunan bu yerleri gezmek Hıristiyanlık inancında hac olarak algılanmaktadır. Meryem’e duyulan inanç ve Hz Meryem’in yaşadığına inanma fikri İslamiyet’te var olmakla birlikte Hıristiyanlık dinini bu inanç bazı mezheplere ayırmıştır. Kısacası Meryem İsa Peygamberi doğurmuş olmasından dolayı kutsal olarak görülmektedir.

Fotoğraf kaynakları:

https://tr.pinterest.com/gmarta5/art-religieux

http://www.travelterminal.net/EN/turkey-jewels-11-days

http://www.stpetersstpauls.com

http://redeeminggod.com/sermons/luke /luke_1_46-55

Meryem Ana Evi

1881 yılında Gouyet isimli görme ve yürüme özürlü bir rahibin devamlı gördüğü rüyaları kiliseye bildirmesi ile başlayan hikaye ve rastlantılar sonucu ortaya çıkarılan Meryem Ana Evi farklı bir çok görüşe rağmen Vatikan tarafından kutsal ilan edilmiştir.

1800’lü yılların başında yılında hayatı boyunca hiç evinden çıkmamış görme ve yürüme özürlü bir Alman kadın, devamlı gördüğü rüyalardan yola çıkarak Meryem Ana’nın evinin yerini tarif eder. Henry Jung yönetimindeki bir heyet Catherine’nin tarifine inanarak Efes’e gelir ve Bülbül Dağı’nda Meryem Ana’nın evine ulaşır.

Her ne kadar Ortodokslar reddetse de Katolik Kilisesi’ne göre Hz. İsa’nın annesini emanet ettiği Aziz John, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden bir süre önce tehlike dolayısıyla Kudüs’ten ayrılarak Efes’e geldiği, Meryem Ana için Bülbüldağı’nda bir kulübe yaptığını savunur. Aynı zamanda St. Jean’ın Meryem Ana’nın 101 yaşında ölmesinin ardından Bülbüldağı’na gömdüğü ve St. Jean’ın kendi adını taşıyan İncil’i burada yazdığı da kabul edilir.

Azize  Meryem Ana’nın kaldığı bu ev, 1967 yılında Papa VI. Paul ve 1979 yılında Papa II. Jean Paul tarafından ziyaret edilmiştir. Vatikan tarafından kutsal ilan edilen bu ev hristiyanların yanı sıra müslümanlar tarafından da kutsal kabul edilmiştir.

Her yıl 15 Ağustos’da düzenlenen Meryem Ana ayini sebebiyle en kalabalık gününü yaşayan Meryem Ana Evi’nde ayinler de düzenlenmektedir.

Meryem Ana’nın mezarının da evi gibi Bülbüldağı bölgesinde olduğu düşünülmekle birlikte mezarla alakalı olarak herhangi bir bulguya rastlanmamıştır.

Fotoğraf kaynağı: http://www.izmirmag.net/2016/05/cogu-izmirlinin-bile-bilmedigi-izmir.html

Efes-Meryem Ana Kilisesi

Meryem Ana Kilisesi, İzmir Selçuk’a 9 Km mesafede yer alan Bülbül Dağı üzerinde yer almaktadır. Hz İsa’nın ölümünün ardından  Aziz St. Jeans tarafından Meryem Ana’nın buraya yerleştiği ve hayatına burada son verdiği yapılan bir çok araştırmalar sonucunda tespit edilmiştir. Hristiyanlarca Panaya Kapulu olarak anılan Meryem Ana Kilisesi , 1961 yılında Papa 23. Johannes tarafından Hac yeri olarak ilan edilmiştir.

Panaya Kapulu olarak anılan bölgede küçük bir meydanda yer alan evin yanında yuvarlak bir sarnıç bulunmaktadır. Sarnıcın yanından ilerleyen haç şeklindeki yolun sonunda ise bir kilise yer almaktadır. 7. ve 8. yüzyıllarda yapıldığı tespit edilen bu kilise moloz, taş ve tuğladan oluşmaktadır.

Meryem Ana Evi‘nin bulunduğu yerde 1961 yılında haç yeri ilan edilmesinin ardından yapılan bir şapel yer almaktadır. Bu şapel 1967 yılında Papa VI.Paulus ve 1979 yılında ise Papa II.Johannes Paulus tarafından ziyaret edilmiştir.

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén