Efes Antik Kentinin kuruluş kehanetine göre kent o zamanın Atina kralı olan Kordos’un bir oğlu bulunmaktaymış. Atina kralının oğlunun adı Androklosmuş. Kralın cesur ve meraklı oğlu Androklos Ege denizinin karşı yakasını keşfetmek istemekteymiş. Bunun için çalışmalara girişmeden önce Delhi kentinde bulunan Apollon tapınağındaki kâhinlere bu durumu anlatır ve onlara bu işi nasıl yapabileceğini danışır. Kâhinler Androklos’a balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kuracağını söyleyince Androklos bu sözlerin ne anlama geldiğini anlamaz ve bu sözleri düşünmeye başlar. Bir yandan kâhinlerin sözlerini düşünen Androklos bir yandan da Ege denizinde ilerlemeye başlamıştır. Bir süre denizde ilerledikten sonra Küçük Menderes nehrinin ağız kısmındaki körfeze vardıklarında kıyıya inmek isterler. Kıyıdan karaya inerler ve hem ısınmak hem de denizden balık tutup onu pişirebilmek için ateş yakarlar. Balıkları tuttuktan sonra ateşte pişirmeye başlarlarken arkalarındaki çalılıklardan bir yabandomuzu çıkarak pişirdikleri balıkları kaparak hızla kaçar. O anda kâhinlerin söylediği sözleri hatırlar Androklos ve bu bölgeye kenti kurma kararı verir. Bu sayede Androklos Efes Antik Kentini kurmuş olur. Efes’in kuruluş efsanesi bu şekilde anlatılmaktadır.
Efsaneye göre bu şekilde kurulan kent kısa zamanda gelişmiş kültürel, sanatsal ve özellikle de ticari anlamda oldukça ilerlemiştir. Yunanlılardan sonra başta roma olmak üzere birçok eski uygarlığın eline geçen bu kent zamanla birçok uygarlığın kültüründen etkilenmiş sentez bir şehir oluşturmuştur. Türkiye içerisinde yer alan ve tarihi ve turistik açıdan son derece önemli olan bu liman kenti herkes tarafından mutlaka görülmesi gereken bir mekândır. Doğal güzellikleri ve eski çağlardan itibaren günümüze ulaştırmış olduğu sanatsal ve mimari eserleri ile dikkat çekmektedir.
Fotoğraf kaynağı: https://blissfullylana.wordpress.com/tag/st-john-the-baptist-church/